ÇALIŞMA İZNİ MUAFİYETİNDEKİ 6 AYLIK SÜRENİN 3 YILA ÇIKARILMASINDA NE AMAÇLANIYOR? SIĞINMACILAR VE GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİLER İÇİN NELER DEĞİŞTİ?
Emekli ÇSGB Genel Müdürü ve ILO Danışmanı Dr. Nurcan Önder Yanıtladı:
“6 aydan 3 yıla çıkarılan muafiyet iddia edildiği gibi sığınmacıların yararlanabileceği bir alan değil.”
15 Ekim 2024 tarihli Resmî Gazete yayımlanan değişiklikle çalışma izninden muaf tutulacak yabancılar için düzenlenen altı aylık süre üç yıl olarak değiştirildi.
Sosyal medyada gördüğümüz üzere bu düzenleme biraz yanlış anlaşılmış. 6 aydan 3 yıla çıkarılan muafiyet iddia edildiği gibi sığınmacıların yararlanabileceği bir alan değil. Bu değişiklik ülkemize katkı sağlayacak nitelikli yabancıları ilgilendiriyor.
Değişiklikle ekonomik, sosyo-kültürel ve teknolojik alanlar ile eğitim konularında Türkiye’ye önemli hizmet ve katkı sağlayabilecekleri ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca bildirilen yabancılara sağlanan muafiyet altı aydan üç yıla çıkartılmış. Muafiyet de işveren tarafından başvurulması gereken bir belge ve prosedürü çalışma izin prosedürü ile neredeyse aynı. Muafiyet verilmesi gelen kişinin statüsü ile ilgili ve belirtilen alanlarda katkı verme şartına bağlı.
“Çalışma İzni Bilgi Formu uygulamasının işgücü piyasası açısından olumlu olduğunu düşünüyorum.”
Uygulamada esas değişikliğin insani ikamet ve geçici koruma kapsamında olanlar için yapıldığını görüyoruz. Bu statüde olanlar için çalışma izni muafiyeti ya da çalışma izni prosedürüne tabi olmadan “çalışma izni muafiyet bilgi formu” düzenlenerek çalışma imkânı getirilmiş.
İnsani ikametin çok yaygın değil. Geçici koruma ise daha çok Suriye’den gelenlere verilen bir belge. İkamet yerine geçmiyor ama ülkede kalmayı sağlıyor. Geçici korunanlara çalışma izni almaksızın kayıtlı çalışma imkânı getirilmiştir. Mevcut durumda işverenlerin bu kişileri çalıştırmak için izin almaları gerekiyordu. Kriterler çok ağır değildi ama uygulamada işyerleri online başvuru yapmak ve bazı bürokratik süreçleri geçerek izin almaları kolay olmuyordu.
Ben bu değişikliğin işgücü piyasası açısından olumlu olduğunu düşünüyorum.
Mevcut durumda Suriyeliler için işveren izin alma prosedürüne girmeden kayıt dışı çalıştırma yoluna gidiyordu. Bu hem Suriyeli işçinin Türklere göre maliyetin ucuz olmasını sağlıyor hem de Suriyeli işçi kayıt dışı çalıştığı için sosyal güvenlik açısından dezavantajlı bir durum söz konusu oluyordu. Bu durum hem Türk işçisine göre daha az maliyetli oldukları gerekçesiyle tercih edilmelerinin önüne geçecek hem de kayıtlı çalışmalarını sağlayacak. Yani bizim vatandaşlarımız gibi onların da prim ve vergi ödemesi sağlanmış olacak. SGK’nın aktüeryal dengesine olumlu katkı vereceği açık. Tabi iyi bir denetim yapılması önemli.
Ek olarak 2016 yılında Geçici Koruma Yönetmeliğine, Suriyelilere verilen çalışma izninin statülerini değiştirmeyeceğine ilişkin madde konulmuştu. Geçici koruma belgesi ikamet belgesi yerine geçmez ve beş yılın sonunda vatandaşlığa başvurabilmek gibi ikamet belgesinin sağladığı bazı avantajlara sahip değildir. Eklenen madde ile normal şartlarda ikamet yerine geçen çalışma izin belgesinin de bu statüdekilere verilmesi durumunda ikamet yerine geçmemesi yani statülerini değiştirmemesi sağlandı.
Ayrıca bu düzenleme uluslararası koruma başvuru sahiplerini kapsamıyor. Çoğunluğu Afganistan’ dan gelen uluslararası koruma başvuru sahiplerinin statüsü geçici koruma ile neredeyse aynı olduğu halde onlar bu kapsama alınmamış, halen çalışma izni prosedürüne tabiler. Uluslararası koruma sahiplerinin de kapsama alınsa faydalı olabilirdi.
Son olarak mevcut durumda uluslararası koruma başvuru sahipleri ve geçici korumalar mevsimlik tarım ve hayvancılık yapmak için çalışma izni almak zorunda değiller, sadece İŞKUR İl Müdürlüğü’ne bildirimde bulunuyorlar. Benzer durum ağırlıklı olarak Suriye’den gelenler için genele yayılmış oldu denebilir.