DUYURU 2023/103
DUYURU 2023/103 SENDİKA HAKKININ İHLAL EDİLMESİNE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
(Anayasa Mahkemesi’nin 7.06.2023 Tarih ve 2020/22386 Başvuru Numaralı Kararı, Resmî Gazete Tarih: 18.08.2023)
OLAYLAR
Davalı işyeri 1996 yılından beri Türkiye’nin birçok ilinde hizmet veren, ev ve bahçe malzemelerinin satıldığı yapı markettir. Başvurucular 2010 yılından beri davalı işyerinin Bursa şubesinde çalışmıştır. Başvurucu 18/3/2010 tarihinde KOOP-İŞ üyesi olmuş, başvurucunun iş sözleşmesi işyeri düzenini bozduğu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (e) ve (h) alt bentleri kapsamında 31/8/2017 tarihinde tazminatsız olarak feshedilmiştir.
Diğer başvurucular 15/8/2017 tarihinde KOOP-İŞ Sendikasına üye olmuş; başvuruculardan ikisinin iş sözleşmeleri 31/8/2017 tarihinde, diğerinin iş sözleşmesi 7/9/2017 tarihinde feshedilmiştir. Bu başvurucuların iş sözleşmeleri de işyeri düzenini bozdukları gerekçesiyle 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (e) ve (h) alt bentleri kapsamında tazminatsız sonlandırılmıştır.
Başvurucular iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle feshedildiği iddiasıyla işe iade ve sendikal tazminat talepli dava açmıştır. Davacılar iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle feshedildiğini ispat edebilmek için tanık deliline başvurmuştur. Söz konusu tanıklar ise ifadelerinde çalıştıkları iş yerinde son dönemde maddi ve manevi olarak koşulların olumsuz yönde değiştiğine, kendilerinin bu değişimleri şefleri aracılığıyla işverene ilettiklerine ancak koşulların iyileştirilmediğine, bunun üzerine sendikaya üyeliklerin arttığına ancak işverenin buna tepki gösterdiğine ve müşteri kılığında özel güvenlik görevlisi tutarak sendikaya üye olan işçileri takip ettirdiğine değinmiştir. Tanıklar davacıların mesai saatleri içerisinde herhangi bir sendikal faaliyette bulunmadıklarını belirtmiştir. Eylül 2014-Eylül 2017 arasında söz konusu iş yerinde çalışmış tanıklardan biri Ağustos ayında 10 kadar çalışan sendika üyesi olduğunu, bunlardan 6 tanesinin işten çıkarıldığını ve 4 tanesinin sendika üyesi olmalarına rağmen işten çıkarıldıklarını ifade etmiştir.
İlk derece mahkemelerinden olan Bursa 9. İş Mahkemesinin dosyasında yer alan 18/9/2020 tarihli bilirkişi raporu şu şekildedir:
“… Sendikadan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından talep edilen belgeler doğrultusunda … Fesih öncesi ve sonrası 6 aylık dönemde davalı iş yerinin 10 farklı şubesinde, toplam 35 işçinin Koop-İş Sendikasına üye olduğu, sendika üyesi 15 işçinin üyelikten çekildiği, 15 işçinin iş akitlerinin sona erdiği, üyelikten çekilen 12 işçinin iş yerinde çalışmaya devam ettiği anlaşılmıştır. Davalı iş yerinin Bursa şubesi yönünden ise fesih öncesi ve sonrası 6 aylık dönemde toplam 13 işçinin Koop-İş Sendikasına üye olduğu, 4 işçinin üyelikten çekildiği, 7 işçinin iş akdinin sona erdiği, üyelikten çekilen 3 işçinin iş akitlerinin devam ettiği görülmüştür.”
İlk derece mahkemeleri davaları kabul etmiş ve işverenlik tarafından fesih yazılarında birçok eylem sayıldığı hâlde hiçbir eylem hakkında yer, zaman, olay bildirilmediği, fesih nedeninin somutlaştırılmadığı; dinlenen tanıkların beyanları doğrultusunda başvurucuların ve diğer işçilerin yoğun çalışma temposu ve ağır iş yüküne karşın iyileştirilmeyen özlük hakları ve arttırılmayan ücretlerini gerekçe göstererek başlattıkları sendikal örgütlenme çabasına işverenin sert tepki gösterdiği ve bu amaçla işyerinde müşteri kılığında özel güvenlik personeli istihdam ettiği, üyelikten ayrılmayanların iş sözleşmelerini farklı gerekçelerle sonlandırdığı, bu şekilde işyerindeki sendikal faaliyetleri engellemeye çalıştığı gibi sebepler gerekçe gösterilerek davacıların iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle feshedildiğine ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. maddesinin (5) numaralı fıkrası uyarınca davacılara bir yıllık brüt ücretleri tutarında sendikal tazminat ödenmesine hükmetmiştir.
İlk derece mahkemesi kararlarının istinaf yargı yoluna götürülmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemelerince yeterli araştırma ve incelemenin yapılmadığını, davalı şirketin fesihten önceki ve sonraki altı aylık dönem bordroları istenerek işten çıkarılan ve işe alınan işçilerin toplam sayıları tespit edilmesi ve işten çıkarılan işçilerin sendika üyelik fişleri ile işten ayrılış bilgileri istenmeli, davalı işyerinde fesih tarihi itibarıyla çalışanlardan kaç işçinin sendika üyesi olduğu belirlenmesi gerektiğini; kaç işçinin üyelikten çekildiği, üyelikten çekilenlerden çalışmaya devam eden işçi bulunup bulunmadığı, işten çıkarılan işçilerin tamamının sendika üyesi olup olmadığı, davalı işyerinde çalışmasını sürdüren sendika üyesi işçilerin bulunup bulunmadığı, sendikanın yetki başvurusu olup olmadığı, davacının aktif sendikal faaliyetleri olup olmadığı, fesihte bunların etkili olup olmadığı gibi hususlar etraflıca araştırılmalı, davacı tanıklarının aleyhe beyanları da göz önünde tutulması gerektiğini gerekçe göstererek ilk derece mahkemesi kararlarının ortadan kaldırılmasına ve davaların yeniden görülmesi için gönderilmesine karar vermiştir.
Bunun üzerine ilk derece mahkemeleri davayı tekrar ele almış ve önceki gerekçelerini tekrarlamıştır. Mahkemeler; davalıya ait işyerinde başvurucuların iş sözleşmelerinin feshedildiği tarihlerden önceki ve sonraki altı aylık dönemde on üç işçinin ilgili sendikaya üye olduğunu, bu dönemde dört işçinin üyelikten çekildiğini, yedi işçinin iş sözleşmesinin sona erdiğini, üyelikten çekilen dört işçiden üçünün çalışmaya devam ettiğini, diğerinin ise iş sözleşmesinin feshedildiğini; davacıların üye oldukları sendikanın 2017 yılının 7. ve 8. aylarında üye sayısını artırdığını, on üç üyeden on ikisinin bu iki aylık dönemde sendikaya üye olduğunu, aynı şekilde iş sözleşmesi feshedilen yedi sendika üyesi çalışanın da bu dönemde iş sözleşmelerinin sona erdirildiğini tespit etmiştir.
İlk derece mahkemeleri tarafından verilen bu kararlara karşı tekrar istinaf yargı yoluna başvurulmuştur. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ilk derece mahkemesi kararlarının ortadan kaldırılmasına, davaların işe iade yönünden kabulüne, sendikal tazminat talepleri yönünden ise reddine kesin olarak karar vermiştir. Mahkeme, başvurucuların işyerinde herhangi bir sendikal faaliyette bulunmadığını söyleyen davacı tanıklarının beyanlarının soyut, genel, kısmen duyuma ve yoruma dayalı olduğunu, fesih tarihinden önce ve sonra sendikalı çalışanlar için %0,2-0,5 aralığındaki düşüş oranının yüksek olmadığını, işveren tarafından özellikle sendika üyesi işçilerin işten çıkarıldığına ilişkin bir uygulama olduğuna ve başvurucuların bu nedenle işten çıkarıldığına ilişkin somut veriler elde edilemediğini kabul etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, başvurucuların aktif bir sendikal faaliyeti olduğunun ispat edilemediğini, Sendikanın ve üyelerinin organizasyon çerçevesinde yürütülen bir sendikal faaliyetlerinin bulunmadığını, sırf sendika üyeliğinin ispata yeterli olmadığını değerlendirmiştir. Ve bunun üzerine davacılar Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ
Anayasa Mahkemesine göre başvurucuların mensubu olduğu sendikanın Türkiye genelindeki uygulamalarına bakıldığında fesihten önceki ve sonraki altı aylık dilimde üye olan 35 kişiden 30’unun üyeliğinin iş sözleşmesinin feshedilmesi ya da üyelikten çekilmesi nedeniyle sonlandığı anlaşılmıştır. Davalı işyeri (Bursa şubesi) yönünden ise 13 işçiden 11’inin sendika üyeliğinin iş sözleşmesinin feshedilmesi ya da üyelikten çekilme nedenlerinden biriyle sona erdiği görülmüştür. Üstelik sendika üyeliğinden çekilenlerin önemli bir bölümünün çalışmaya devam ettiği göz ardı edilmemelidir. Bu bakımdan davalı işyerinde fesih öncesi ve sonrası altı aylık zamanda sendikanın yaklaşık %85 oranında üye kaybı yaşadığı tespit edilmiştir. Anılan veriler esas alınmadan Bölge Mahkemesi kararında “işverenin sendikalı işçileri işten çıkarttığına dair bir uygulamanın bulunmadığı” tespitinde bulunmuştur. Bu durumda somut olayda başvurucuların işlerini kaybettiği göz önüne alındığında ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmaksızın sendikal feshin gerçekleşmediği şeklindeki sonuç başvuruculara şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemiştir. Dolayısıyla işverenin menfaatleri ile başvurucuların sendika hakkının korunması arasında kurulması gereken adil denge başvurucular aleyhine bozulmuştur.
Neticede Anayasa Mahkemesi, istinaf aşamasında yeterli bir yargısal inceleme yapılmadığı ve devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna ulaşmıştır.
KARAR
Açıklanan gerekçelerle sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia kabul edilerek, sendika hakkının ihlal edildiğine, sendika hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine iletilmek üzere gönderilmesine karar vermiştir.
(Bu yazının tamamını okumak ve Yayınlarımız’a abone olmak için tıklayınız.)