DUYURU 2023/83
BASIN MESLEĞİNDE ÇALIŞANLARIN KIDEM TAZMİNATI HAKKINA İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
(Anayasa Mahkemesi Kararı, Esas Numarası: 2021/62, Karar numarası:2023/89, Karar Tarihi: 04/05/2023, Resmi Gazete Tarih ve Sayı: 14/6/2023-32221)
İTİRAZIN KONUSU:
13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’un 4/1/1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un 1. Maddesiyle değiştirilen 6. Maddesinin birinci fıkrasının ve yedinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 13., ve 48., maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talep edilmiştir.
İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ:
Kanun’un itiraz konusu kuralların yer aldığı 6. Maddesi aşağıda sunulmuştur.
Akdin işveren tarafından feshi ve kıdem tazminatı:
Madde 6 – (Değişik: 4/1/1961 – 212/1 md.)
Meslekte en az beş yıl çalışmış olan gazetecilere kıdem hakkı tanınır.
Kıdem hakkı gazetecinin mesleke ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanır.
Akdin feshi halinde gazeteci, bu süreye göre hesaplanacak tazminatı almaya hak kazanır.
Birinci maddenin şümulüne giren bir işyerinde işverenle arasındaki hizmet münasebeti bir veya müteaddit mukaveleye istinaden fasılasız olarak en az beş yıl sürmüş olan gazetecinin işine son verilmesi yapılacak yazılı ihbardan itibaren üç ay geçtikten sonra muteber olur. Beş seneden az hizmeti olanlar için bu ihbar müddeti bir aydır.
İhbar müddetinin son günü olan tarih tazminata esas tutulur ve yıllık izinden sayılmaz.
Gazeteci yıllık iznini kullanmamışsa, işine son verilmesi halinde, izin müddetine ait ücreti kendisine peşin olarak verilir
Hizmetine bu madde hükümlerine göre son verilen gazeteciye feshi ihbar edilen mukavelenin taallük ettiği her hizmet yılı veya küsuru için, son aylığı esas ittihaz olunmak suretiyle her yıl için bir aylık ücreti miktarında tazminat verilir. Ancak, yıllık hizmetin altı aydan az kısmı nazara alınmaz. İlk mukavele yılında bu miktar hesaplanmaz.
Bir defa kıdem tazminatı alan gazetecinin kıdemi, yeni işine girişinden itibaren hesaplanır. Ancak, buna aykırı olarak işverenle gazeteci arasında yapılacak mukavele muteberdir.
İşverenin maddi imkansızlık sebebiyle gazetecinin tazminatını bir defada ödeyememesi halinde, tediye en çok dört taksitte yapılır ve bu taksitlerin tamamının süresi bir yılı geçemez. Ancak, bu bölünme o iş yerinin mali vergisini tahakkuk ettiren maliye şubesinin, müessesenin zarar etmekte olduğu kararı üzerine yapılabilir.
(Ek: 9/8/2002-4773/12 md.; Değişik: 22/5/2003-4857/116 md.) İş Kanunu’nun 18, 19, 20, 21 ve 29 uncu maddesi hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararında özetle; basın işçilerinin kıdem tazminatı hakkının güvence altına alınması gerektiği, ülkemizde uygulanan diğer iş kanunlarıyla karşılaştırıldığında itiraz konusu kuralın bu güvenceyi sağlamakta yetersiz olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 13., ve 48., maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun’un 6. Maddesinin yedinci fıkrasının ikinci cümlesinin, 5953 sayılı Kanun’un altıncı maddesinin birinci fıkrasına yönelik gerekçelerle kuralın Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 13., ve 48., maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İTİRAZIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ
Mülkiyet hakkı, Anayasa’nın 35. Maddesinde ‘’Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz’’ şeklinde ifade edilmiş olup mülkiyet hakkının ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsadığı belirtilmiştir.
Bu kapsamda kıdem tazminatı hakkının Anayasa’nın 35. Maddesi çerçevesinde mülkiyet hakkı kapsamında yer aldığı değerlendirilmiştir.
Anayasa Mahkemesince, kıdem tazminatına esas kıdem süresine ilişkin olarak 4857 sayılı Kanun’a tabi olarak çalışan işçiler bakımından anılan Kanun’un 120. Maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesi uyarınca bir yıl yeterli görülmüştür. Dolayısıyla basın sektöründe çalışan gazetecilerin kıdem süresinin beş yıl olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralla 5953 sayılı Kanun’a tabi çalışan gazeteciler ile diğer kanunlara tabi çalışan işçiler arasında bir farklılığın yaratıldığı değerlendirilmiştir.
4857 sayılı kanunda işçilerin kıdemleri – devir veya intikal yada başka yere intikal gibi haller aynı işveren kabul edilmekle birlikte – aynı işverene ait işyerlerinde geçen süreler gözetilerek belirtilmektedir. 5953 sayılı Kanun’da basın işçileri yönünden kıdem süresinin aynı işveren nezdindeki kıdem süresi yerine gazetecilik meslek kıdemi olarak belirlenerek birden çok işveren nezdinde geçen çalışmaların birleştirilmesi ve herhangi bir tavan söz konusu olmaksızın ödenmesi öngörülmüştür. İtiraz konusu kuralla gazeteciler aleyhine kıdem süresinin beş yıl olarak belirlenmesi genel olarak işçiler için öngörülen süreden daha uzun bir süre belirlenmesinin nesnel ve makul bir temele dayanmadığı değerlendirilmiştir.
Basın mesleğine ilk girdiği tarihten itibaren öngörülen beş yılın dolmasıyla kıdem tazminatına hak kazanan ve söz konusu tazminatı alarak önceki dönemi tasfiye eden basın işçisi yönünden çalışacağı anılan Kanun kapsamındaki işyerlerinde geçen süreler için alacağı kıdem tazminatı yeniden beş yıl üzerinden hesaplanması kuralının basın işçileri aleyhine aşırı külfete neden olduğu ve farklı muamelenin ölçüsüz olduğu değerlendirilmiştir. Bu itibarla kuralın mülkiyet hakkı bağlamında eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
5953 sayılı Kanun’un altıncı maddesinin yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan ‘’ Ancak, yıllık hizmetin altı aydan az kısmı nazara alınmaz.’’ İfadesi ile ilgili yapıaln değerlendirmede, karşılaştırma yapılmaya uygun olan 4857 sayılı kanun kapsamında çalışan ve kıdem tazminatını 1475 sayılı kanunun 14. Maddesi uyarınca alan işçiler yönünden bu tür bir düzenlemenin bulunmadığı, işçilerin kıdem tazminatı hesaplanırken kıdeme dahil tüm sürelerin hesaplamaya dahil edildiği belirtilmiştir. Bu itibarla 5953 sayılı kanuna tabi çalışan basın işçileri ile diğer kanunlara tabi çalışan işçiler arasında basın işçileri aleyhine bir farklılığın yaratıldığı değerlendirilmiştir. Bu kapsamda basın işçilerinin belirli bir süreden az hizmet sürelerinin kıdem tazminatı hesabında gözetilmemesinin nesnel ve makul bir nedene dayanmadığı ve mülkiyet hakkı yönünden eşitlik ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun’un 4/1/1961 tarihli ve 212 sayılı Kanun’un birinci maddesiyle değiştirilen altıncı maddesinin birinci fıkrasının ve yedinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine oybirliğiyle karar verilmiştir.
(Bu yazının tamamını okumak ve Yayınlarımız’a abone olmak için tıklayınız.)