İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK’TE GÜNDEM WEBİNARIMIZDA DR. NURCAN ÖNDER YANITLADI
- İş Mevzuatı Değişikliğinde Süreç Nasıl İşleyecek?
- Kısa Sürede Değişiklik Yapılması Mümkün Mü?
- İş Mevzuatı Değişikliğini Kim Hazırlayacak?
- Değişikliğin Gündeminde Neler Olacak?
- Platform Çalışanlarıyla İlgili Gelişmeler Nelerdir?
- Haftalık Çalışma Süresi 40 Saate Düşürülecek Mi?
11 Eylül Çarşamba günü saat 14:00-15:00 arasında gerçekleştirdiğimiz ‘İş ve Sosyal Güvenlik’te Gündem’ konulu webinarımızda Sn. Dr. Nurcan Önder, iş mevzuatı değişikliği gündemini değerlendirdi.
Moderatör Mustafa Baştaş;
Şu anda Orta Vadeli Planımız yayımlandı, iş kanununda değişiklikler yapılması planlanıyor, bu konu hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?
Dr. Nurcan Önder;
Son dönemde sıkça konuşulan bu iş kanunundaki değişikliği gündeminin nereden başladığına değinmek istiyorum. 5 Ocak 2024’te Ortak Paylaşım Platformu’nun toplantısı vardı. Orada Sayın Cumhurbaşkanımız yaptığı konuşmada, iş kanunu değişikliğiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu tarafından hazırlanan politika belgesine değindi. Bu belgede, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Adalet bakanlığı ve Hukuk Politikaları Kurulu’nun farklı kanunlarda İş Kanunu ile ilgili hükümlerin birleştirileceği belirtiliyor.
Peki bu süreç nasıl olacak?
Belirli bir kesiminde beklediği gibi bugünden yarına değişiklik olması mümkün değil. Çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler, bildiğiniz gibi, kısa sürede yapılamaz. Bunun için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde mevzuat hazırlığı yapmak üzere bir komisyon kurulmasına karar verildi.
Bu komisyon nasıl kurulacak?
Mevcut durumda Adalet Bakanlığı dışındaki Bakanlıklar bu tür çalışmalar yapmıyor. Fakat 1 nolu Cumhurbaşkanı Kararnamesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevlerine eklenecek yeni bir maddeyle iş kanunu değişikliklerini yapmak üzere bir bilim komisyonunun kurulması sağlanacak. Ayrıca komisyon kurulmasına ilişkin değişiklik taslağının Cumhurbaşkanına gönderildiğine dair bilgiler mevcut.
İş mevzuatı değişikliği bilim komisyonu kurulduktan sonra kısa sürede değil, komisyon çalışması için öngörülen 2 yıllık süre sonunda sonuçlandırması öngörülüyor. Aslında 2025-2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Plana geldiğimizde bu sürecin yansımasını görebiliyoruz.
Orta Vadeli Planda yeni nesil çalışma biçimleri, iş-yaşam dengesi, güvenceli esneklik gibi konularda sosyal diyalog mekanizması çerçevesinde sosyal tarafların görüşleri de alınarak çalışma yapılacağı belirtiliyor. Hatta bir adım daha öteye taşınarak yeşil ve dijital dönüşüme uyum konusunun da bu çalışma kapsamında değerlendiriliyor. Bu hedef içinde 2026 yılının dördüncü çeyreği işaret edilmiş durumda.
Hem Orta Vadeli Planda hem de Türk İş Kanunu’yla ilgili açıklanan politika belgesinden şunu anlıyoruz ki; önümüzdeki iki yıl içerisinde kurulacak bir bilim komisyonu aracılığıyla sosyal tarafların görüşleri dikkate alınarak sosyal diyalog mekanizması çerçevesinde çalışma hayatının da özellikle bireysel iş hukukunun yeniden düzenlenmesi veüncelle uyarlanmasına ilişkin bir çalışma yapılacak.
Ama belirttiğim gibi iş mevzuatı değişikliği, iki yıldan önce sonuçlanacak bir süreç olacak görünmemektedir.
Moderatör Mustafa Baştaş;
Özellikle platform çalışanlarıyla ilgili önümüzdeki süreçte hayatın belki de gelişmesine bağlı olarak ya da teknolojinin gelişmesine bağlı olarak yeni bir sektör oluştu. Bu konuda ne yönde düzenlemeler yapılması öngörülüyor?
Dr. Nurcan Önder;
Dijital platform konusu, sadece Türkiye açısından değil dünyada da çok hızlı gelişen bir gündem. Tüm dünyanın ne şekilde mevzuat oluşturacağına karar veremediği ve sık değişiklikler yaptığı bir alan. Biz, diğer alanlarda birçok konuda başka ülkelerden örnek alarak daha önce denenmiş esneklik uygulamalarını ya da denenmiş iş kanunu uygulamalarını transfer ederek kendimize uyarladık. Fakat platform çalışanları çok hızlı gelişen bir sektör ve bizimle aynı anda dünyada da hızlı değişim gösteriyor.
Platform çalışma tüm dünyada şu yöne gidiyor; “işçi benzeri çalışan” şeklinde yeni bir tanım yapılıyor. Aslında platform çalışanlarına ne doğrudan “işçi” ne de yapılan iş doğrudan “bağımsız bir iş” diyebiliyoruz. Fakat asgari bir standart sağlanması da gerekiyor; emeklilik, sosyal haklar, ücret gibi alanlarda çerçeve çizilmesi lazım. Belki önümüzdeki dönemde yapılan çalışmalar “işçi benzeri çalışan” kavramı üzerine odaklanacaktır. Henüz dünyadaki gelişmeleri izliyor olsak da çalışan tarafından istismarı görmemek de yanlış olur. “İşçi benzeri çalışan” dediğimizde her iki taraf için de bir çözüm bulunabilir. Burada çalışanların hepsini de bağımlı çalışmayı isteyen kişiler olarak düşünmemek gerekir. Belki asgari gelir garantisinin olduğu, sosyal güvenlik ve sosyal hakların “insana yakışan iş” kavramı kapsamında düzenlenebileceğini düşünüyorum.
Moderatör Mustafa Baştaş;
45 saat olan haftalık çalışma süresinin 40 saate düşürülmesiyle kanun tasarısında bir çalışma olacağını düşünüyor musunuz?
Dr. Nurcan Önder;
Mevcut durumda iş mevzuatımız haftalık 45 saatlik azami süreyi belirtiyor. Yani işverene “haftada en çok 45 saat çalıştırabilirsin, bu sürenin altında bir süre de belirleyebilirsin” diyor. Örneğin bazı teknoloji ağırlıklı işyerleri bu süreyi düşürme yoluna gidiyorlar, biliyorsunuz. Fakat ben kısa sürede böyle bir değişiklik olacağı kanaatinde değilim. Çünkü OECD verilerine göre ortalama çalışma saatimiz 49 saatin altına hiçbir zaman düşmüyor. Ortalama çalışma saatimizi bile 49 saatin altına düşüremezken haftalık çalışma süreleri 45 saatin altında düşürülür mü, çok kısa vadede mümkün görmüyorum. Fakat iki yıllık yasa çalışmasının sonunda belki sosyal diyalog mekanizmasındaki dengeler göz önüne alınarak da 40 saate inmesi de mümkün olabilir. Mevcut durumda devlet memurlarında ya da toplu sözleşmeli iş yerlerinin önemli bir kısmında zaten 40 saat uygulanıyor. İki yılın sonunda böyle bir sürece gidilebileceğini düşünüyorum.
…
Webinarımızın tamamını izlemek için tıklayınız.