DUYURU 2023/75
SERBEST ÇALIŞAN AVUKATLARIN SENDİKAL ÖRGÜTLENMESİNE İLİŞKİN ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
(Anayasa Mahkemesi Kararı, Başvuru Numarası: 2018/27450, Karar Tarihi: 30/3/2023, Resmi Gazete Tarih ve Sayı: 17/5/2023-32193)
BAŞVURU KONUSU:
Başvurucu Avukatlar Sendikası, dava dilekçesinde, sendika kurmak veya sendikaya üye olmak için çalışan olmanın yeterli olduğunu, serbest çalışan avukatlar için işçi/işveren ayrımının yapılmasının doğru olmadığını, avukatlığın serbest meslek olarak yapılmasının esas olduğunu belirtmektedir.
Bunun yanı sıra başvurucu, sendika üyeliği için işçi/işveren ayrımı yapılan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2. ve 17. maddelerinin Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia ederek ilk derece mahkemesinin itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine başvurmasını talep etmiştir. Davanın görüldüğü Ankara 18. İdare Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiştir.
Gerekçeli kararda, 6356 sayılı Kanun’un 2. maddesinin üçüncü fıkrasının 4857 sayılı İş Kanunu’na yollaması nedeniyle 4857 sayılı Kanun’da, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişinin işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişinin yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşların işveren olarak tanımlandığı belirtilmiştir. Kararda ayrıca bir avukat yanında, avukatlık ortaklığında veya avukatlık bürosunda 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 12. maddesi ve 4857 sayılı Kanun hükümlerine göre çalışan avukatların işçi konumunda olduğu, yanında işçi çalıştıran avukat veya avukatlık ortaklığının da işveren statüsünü haiz olduğu belirtilmiştir. Kararın gerekçesinde; mevzuat hükümlerine göre işçi sayılanların işçi sendikalarına, işveren sayılanların ise işveren sendikalarına üye olabileceği, işçi veya işverenlerin aynı iş kolunda ve aynı zamanda birden çok sendikaya üye olamayacağı, sendikaya üye olabilmek için sendikanın kurulduğu iş kolunda fiilen çalışıyor olma şartının sağlanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi kararı Bölge İdare Mahkemesi tarafından onanarak kesinleşmiştir. Başvurucu, süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Bunun üzerine başvurucu süresi içerisinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
OLAYIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ
Başvurucu; avukatların sendika üyeliğinde işçi/işveren ayrımı yapılmaması gerektiğini, bu yönüyle 6356 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (ğ) bendinde yer alan düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunu ve serbest çalışan avukatlar için işçi/işveren ayrımının yapılmasının doğru olmadığını, avukatlığın serbest meslek olarak yapılmasının esas olduğunu ve kurulacak sendikalarda da bunun esas alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
İşçi ve işveren sendikalarının farklı menfaatleri korumak ve geliştirmek amacıyla kurulmuş olması ve bunun doğal sonucu olarak kendine özgü faaliyetlerinin de farklılaşması işçi ve işverenlerin aynı sendika çatısı altında bulunmalarını anlamsız kılmaktadır. Nitekim derece mahkemeleri 6356 sayılı Kanun’da iş kolu sendikacılığının benimsendiğini ve buradan hareketle işçi ve işverenlerin bulundukları iş kollarındaki sendikalara üye olabileceklerinin düzenlendiğini, serbest çalışan avukatlar yönünden de bu ayrımın esas alınacağını belirtmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi de sendikaların iş kolu esasına göre kurulacağını öngören kuralların kamu düzenini sağlamak ve devam ettirmek, daha etkin ve daha güçlü bir sendikacılığı temin etmek için getirildiğini vurgulamıştır. Derece mahkemeleri 6356 sayılı Kanun’da iş kolu sendikacılığının benimsendiğini ve buradan hareketle işçi ve işverenlerin bulundukları iş kollarındaki sendikalara üye olabileceklerinin düzenlendiğini, serbest çalışan avukatlar yönünden de bu ayrımın esas alınacağını belirtmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi de sendikaların iş kolu esasına göre kurulacağını öngören kuralların kamu düzenini sağlamak ve devam ettirmek, daha etkin ve daha güçlü bir sendikacılığı temin etmek için getirildiğini vurgulamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) serbest meslek çalışanlarının sendika kuramamasına ilişkin değerlendirmelerine baktığımızda da serbest meslek sahipleri yönünden devletin sendikal örgütlenmeye izin vermeme yönünden takdir hakkı bulunduğunu belirttiği görülmektedir. Ancak AİHM, burada serbest meslek sahiplerinin kooperatif, meslek birlikleri gibi diğer örgütlenme biçimlerine sahip olmaları hâlinde bu örgütler aracılığıyla üyelerinin kolektif çıkarlarını kamu makamları önünde savunabileceklerini değerlendirmiştir.
Eldeki başvuruda, 1136 sayılı Kanun doğrultusunda çıkarılan Yönetmelik’te avukatların hangi durumlarda işçi ve işveren olabilecekleri belirlenmiştir. Bu doğrultuda avukatlar işçi ve işveren olmalarına göre ancak ilgili iş kolunda yer alan sendikaya üye olabileceklerdir. Dolayısıyla avukatların sendika çatısı altında örgütlenebildikleri görülmektedir. O hâlde derece mahkemelerinin Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerini yorumlayarak, iş kolu sendikacılığı kapsamı dışında kalan meslek sendikacılığına yönelik sınırlamaları usul ve yasaya uygun bulmasında Anayasa’nın 51. maddesinde yer alan sendika hakkına ilişkin güvenceleri gözetmediği söylenemeyecektir. Yukarıda sayılan sebeplerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
(Bu yazının tamamını okumak ve Yayınlarımız’a abone olmak için tıklayınız.)